AÞAÐIDAKÝ YAZI AKSÝYON
DERGÝSÝNÝN ÝNTERNET SÝTESÝNDEN
ALINMIÞTIR.
Ýlgili resim arþivi için
burayý týklayýnýz
15 - 21 Haziran 1996 |
Sayi 80 |
Turkiye'nin ilk ucak fabrikasini kuran
adam / Nuri Demirag
SEMIH INCEOZ
"Madem ki bir millet teyyaresiz yasayamaz, oyleyse bu yasama vasitasini
baskalarinin lutfundan beklememeliyiz. Ben bu ucaklarin fabrikasini yapmaya
talibim."
1932'de bu sozleri soyleyerek Turkiye'de ilk ucak fabrikasini kuran
Nuri Demirag, o yillarda Turkiye'de, dunya standartinda ucak yapmis; ama
siyasi carklari asmasina musaade edilmemisti. Turkiye icin son derece hayati
onemi haiz bu ilk ucak sanayii mutesebbisinin simdiye kadar bilinmeyen
hayat hikayesini Aksiyon gundeme getiriyor.
Montaj sanayii mantigina karsi cikarak
kendi teknolojimizle birlikte kendi sanayimizi de kurmamiz gerektigini
soyleyerek hem ileri gorusluluk gosteren ve hem de devrin zenginlerinden
ayrilan Nuri Demirag soyle konusuyordu:
"Avrupa'dan, Amerika'dan lisanslar alip tayyare yapmak kopyaciliktan
ibarettir. Demode tipler icin lisans verilmektedir.
Yeni icat edilenler ise bir sir gibi, buyuk bir kiskanclikla saklanmaktadir.
Binaenaleyh kopyacilikla devam edilirse, demode seylerle beyhude yere vakit
gecirilecektir. Su halde Avrupa ve Amerika'nin son sistem teyyarelerine
mukabil, yepyeni bir Turk tipi vucuda getirilmelidir."
Milli sanayi ve milli kalkinma konusundaki tavizsiz cabalari Nuri
Demirag'a pahaliya mal olacak ve bir sure sonra onu kesilecektir. Nuri
Bey 1882 yilinda Sivas'in Divrik kazasinda dogdu. Hayata atilisi ise Divrik
Rustiye Mektebi'ni bitirmesiyle basladi.
Okuldaki basarisi nedeniyle muallim vekili olarak okulda alikonuldu ve
bir sure bu vazifeye devam etikten sonra, 1906 yilinda Ziraat Bankasi'nin
actigi memurluk sinavini kazanarak, bankanin Kangal kazasindaki subesine
tayin edildi. Uzun yillar bu vazifeye devam eden Nuri Bey, maliye subeleri
mufettisi olarak Istanbul'a geldi.
O yillarda Birinci Dunya Savasi'nda husrana ugramamizin neticesiyle azinliklarda
bir simarma baslamis; bu simarma yer yer, ozellikle Beyoglu ve Galata taraflarinda
gruplasmalara ve Turkler'e karsi cirkin satasmalara kadar uzamisti. Nuri
Bey de husrana ugramis bir devletin gariban bir memuru olarak, bu satasmalardan
nasibini almis, bir cok hakarete maruz kalmisti. Boyle agir hakaretleri
icine sindiremeyen Nuri Bey, "Milli haysiyet ve serefi, uc bucuk Palikaryanin
ayaklari altinda cignenen bir hukumete memurluk edemem" diyerek gorevinden
istifa etti.
MUTESEBBISLIGE ILK ADIM
Nuri Bey, bundan sonra ne yapacagini dusunurken bir gun Tahtakale'den gectigi
bir vakitte gozune bir sigara kagidi ilani ilismisti. Bu kisacik yazidaki
sarf ve imla hatasi, onu fena sinirlendirmisti. Kendi kendine "Eger su
atolye benim olsaydi, hem sigara kagidinin adinda, hem de ilaninda bir
guzellik ve munasebet olurdu" demis ve mutesebbislik icin ilk adimi atmisti.
Cepte 56 altin ya da 252 kagit lira sermayeyle, Ketenciler'de Sabuncu Han
yaninda kucuk bir dukkanda, "Turk Zaferi" isminde sigara kagidi uretmeye
basliyordu. Sigara kagidi uretimine girmesinin ve mamule bu ismi vermesinin
sebebi de manidardir; o siralarda sigara kagidi uretimi azinliklarin elindedir
ve urettikleri sigara kagitlarina Osmanli'nin hayir muesseselerinin adi
verilerek, Turkler'i kucuk dusurmek istemektedirler. Ve Turkler'den kazandiklari
paralari da mensup olduklari milletlerin orgutlerine gondererek, Turkler'e
karsi silahlanmalarini saglamaktadirlar. Bu yuzden Demirag, bunlara karsi
bir hareket olarak, tum cesaretiyle bu ise girer.
Istanbul ve Anadolu, yerli mali kagidi kapisir. Bu sayede Nuri Bey'in
kazanci gunden gune artar. Bu tesebbusun uzerinden henuz uc bucuk sene
gibi kisa bir sure gecmesine ragmen iki yuz elli iki lira kagit para ile
ise baslamis olan Nuri Bey'in elinde tam seksen dort bin liralik buyuk
bir kazanc vardir. Nuri Bey kazandigi paraya, kendi sahsi parasi olarak
bakmiyor, "Ben bu parayi cemiyetten kazandim, onu cemiyete faydali islerde
kullanmaliyim" diyordu.
Nuri Bey, bu ilk buyuk basarisindan sonra, artik bununla yetinmek istemiyor,
daha buyuk islere atilmak istiyordu. Fakat elindeki para henuz buna kafi
gelmedigi icin, simdilik kucuk bir atilimla kantariye, ithalat ve ihracat
yapmaya baslamisti. Tutun gumrugunde, Limon Iskelesi Caddesi'nde, 14 numarali
magazada bir sure bu islerle ugrasti.
Nuri Bey bir taraftan bu ticaretle mesgul olurken, diger taraftan da Milli
Mucadele'ye fiilen istirak ediyor, Istanbul'da buyuk bir faaliyet gosteren
Mudafai Hukuk Cemiyeti'nin Macka mintikasini idare ediyordu. Gunduzleri
kendi ticari isleriyle ugrasirken, geceleri de bos durmuyor, cemiyet mensuplari
ile toplanti yapiyor, cemiyete yeni alinanlara yeminler ettiriyordu.
ILK BUYUK MUTEAHHITLIK
Turkiye Cumhuriyeti'nin ilk yillarinda demiryollarini millilestirme politikasi
geregi daha once Reji Jeneral isminde bir Fransiz sirketine ihale edilen
Samsun-Sivas demiryolu hattinin insasinin Turk muteahhitlerine verilmesi
kararlastirilmisti.
Nuri Bey, bunu duyunca hic vakit kaybetmeyerek ihaleye girer ve ilk etapta
yapilacak olan yedi kilometrelik kismi 210 bin lira gibi dusuk bir fiyatla
alir. Ihalenin geri kalan kismini da, yapip yapamayacagini denemek icin
yine Nuri Bey'e verirler.
Nuri Bey hakkinda bir cok arastirma yapmis olan torunu Adnan Baykal anlatiyor:
"Dedemin bu hareketi Turk isci tarihinde bir donum noktasiydi. Simdi demiryolu
olayina baktiginiz vakit, onun arkasinda bir politika yatar. Osmanli zamaninda
doguda demiryolu yapmamiza Ruslar izin vermiyordu. Bu yuzden kurtulus harbinden
sonra Ankara'nin dogusunda tren yolu yoktur. Esasen dedemin bu tesebbusu
harbden sonra rustumuzu isbat etme acisindan cok onemlidir."
Nuri Bey, o zamanlar tapu dairesinde muhendislik yapan kucuk kardesi Abdurrahman
Naci Bey'i memuriyetinden istifa ettirir ve ona sermaye vererek kendisine
ortak yapar. Abdurrahman Naci Bey'le birlikte ve yalniz olarak, kopru ve
tuneller haric toplam 1250 kilometre demiryolu yapar, -ki- gunumuzde yaklasik
olarak 10 bin kilometre demiryolu oldugunu dusunursek bu rakamin ne kadar
onemli oldugu anlasilir. Bunun bin kilometrelik kisminin Nuri Bey tarafindan
yapilmasi buyuk bir seydir. Tabii demiryolu derken bunu sadece raylarin
dosenmesi olarak dusunmemek gerekiyor. Bunun koprusu, tuneli var. Engebeli
arazide daglar delinerek, cok buyuk taslar-kayalar kirilarak yapilan zor
bir demiryoludur bu.
Nuri Bey'in ustlendigi, Samsun'dan Erzurum'a kadar uzanan bu demiryollarinin
yapiminda o cevrenin halki calisir. Halki calistirmak da ayri bir konudur.
Kizi Gulbuhar Erdinc'i dinliyoruz: "Sivas-Erzurum demiryolunun yapiminda
insanlarin calistirilmasi cok enteresandir. Bize anlatirdi; o zamanin Anadolu
insani cok calismazdi. Aza kanaat ederdi. Babam Halep'ten, Sam'dan kumaslar,
incik boncuklar getirmis. Onlara isletip, dokutturup sattirmistir. Yani
oradaki insanlar, almanin-satmanin zevkine varabilsinler diye. Insanlari
boyle calismaya alistirarak o demiryollarini yapiyor. Demiryolu yapiminda
oranin insanini calistiriyor. Bize hep insanlarin calismasi icin bir hedefleri
olmasi gerekir derdi. Babam ayrica, calisan iscilerin basinda olmak icin
cogu zaman paltosunun uzerinde yatardi. Gunlerce yatak yuzu gormedigi olmustur."
Nuri Bey'in basarisi, Samsun'dan Erzurum'a kadar demiryolu dosemekle
kalmamisti. Samsun'dan baslayan ilk taahhuduyle birlikte, Fevzipasa - Diyarbakir,
Afyon - Dinar, Sivas - Erzurum, Irmak - Filyos hatlarini yaparken, bir
yandan da buyuk insaat islerine atilarak, Bursa'da Sumerbank'in merinos,
Karabuk'te demir ve celik, Izmit'te seluloz, Sivas'ta cimento fabrikalariyla,
Istanbul'daki buyuk hal binasini ve Eceabad - Havza sosesini yapmisti.
Tum bu isleri yaparken, yaptigi her eser icin de bir cesme yaptirmayi da
ihmal etmemisti. Sayilari elliyi gecmis olan bu cesmelerin bir cogu hala
kullanilmaktadir. O siralar soyadi kanunu cikmisti. Ataturk, Turkiye'nin
bir cok yerini demir aglarla oren Nuri Bey'e "Demirag" soyadinin verilmesinin
uygun olacagini soyleyince, o da dedelerinden gelen "Muhurdarzade" lakabi
yerine Demirag soyadini almisti.
T.C.'NIN ILK UCAK FABRIKASI KURULUYOR
1930'lu yillara gelindiginde dunyada ve Turkiye'de ekonomik sikinti had
safhadaydi. Bu yuzden orduya ucak ve benzeri ihtiyaclar ancak halkin himmetleriyle
alinabiliyordu. O yillarda ilginc bir kampanya duzenleniyor ve her ilden
toplanan paralar ile bir ucak aliniyor ve alinan ucagin kuyruguna da o
ilin ismi yaziliyordu. Bunun yaninda zengin isadamlari da tek baslarina
ucak alarak devlete hibe ediyorlardi. O zaman da ucagin kuyruguna o isadaminin
ismi yaziliyordu.
Iste yine boyle bir himmete basvurulmustu ve buyuk isadamlarindan
yardim talep ediliyordu. Tabii bu himmetle Nuri Demirag da muhatapti. Gerisini
ilk damadi Mansur Azak anlatiyor: " 1932 senesinde gazetelerde bir havadis
var. Diyor ki havadiste, bu memlekette ucaga ihtiyacimiz var. Ucak fabrikamiz
olmadigi icin parayla satin aliyoruz. Devletin butcesi de o zaman 200 milyon
lira. Diyorlar ki bir kampanya acalim. Milletin himmetine bas vurup para
toplansin, bu paralarla ucak alalim. O zamanlar Ankara'nin en zengini Vehbi
Koc'tu. Vehbi Koc'a gidiyorlar ve durumu izah ediyorlar. Hay hay diyor,
ne kadar verelim? Gonlunuzden ne kadar koparsa diyorlar. Ve Vehbi Koc da
cikarip 5 bin TL veriyor. Daha sonra Abdurrahman Naci Bey'e geliyorlar.
Durumu izah ediyorlar. Abdurahman Naci Bey'de 120 bin TL veriyor. Sonra
da Nuri Demirag'a geliyorlar ve durumu izah ediyorlar. Nuri Bey de 'Siz
ne diyorsunuz? Benden bu millet icin bir sey istiyorsaniz, en mukemmelini
istemelisiniz. Madem ki bir millet teyyaresiz yasayamaz, oyleyse bu yasama
vasitasini baskalarinin lutfundan beklememeliyiz. Ben bu ucaklarin fabrikasini
yapmaya talibim' diyor. Sonra da hazirliklara basliyor."
Zaten senelerden beri Nuri Bey'in akli fikri bu iste idi ve kendi
kendine, "Goklerine hakim olamayan milletler, yerlerde surunmeye, yerin
dibinde curumeye mahkumdur", "Zafer sungunun ucunda degildir. Zafer kartali
sungunun ucundan kalkti, havalandi, tayyare kanadinin ustune kondu" gibi
vecizeler uretiyordu. Onune cikan bu firsati degerlendiren Nuri Bey, yanina
aldigi muhendis ve teknisyenlerle seyahatlere cikarak incelemelerde bulunmaya
basladi. Almanya, Cekoslovakya ve Ingiltere'deki ucak fabrikalarini gezdi.
Nuri Demirag buyuk sabir ve azimle ise atilmis ve yanina aldigi bir
cok muhendis ve teknisyenle hizli bir calismaya baslamisti. "Avrupa'dan,
Amerika'dan lisanslar alip tayyare yapmak kopyaciliktan ibarettir. Demode
tipler icin lisans verilmektedir.
Yeni icat edilenler ise bir sir gibi, buyuk bir kiskanclikla saklanmaktadir.
Binaenaleyh kopyacilikla devam edilirse, demode seylerle beyhude yere vakit
gecirilecektir. Su halde Avrupa ve Amerika'nin son sistem teyyarelerine
mukabil, yepyeni bir Turk tipi vucuda getirilmelidir" diyen Nuri Demirag,
1936 senesi ortalarina dogru ucak fabrikasi icin hazirliklara baslamis
ve ilk etapta on senelik bir program yapmisti. 17 Eylul 1936'da da fiilen
tesebbuse gecti ve bir Cekoslovak firmasi ile anlasarak Besiktas'ta Hayrettin
Iskelesi'nde, bugun Deniz Muzesi olarak kullanilan, o zamana gore modern
bir bina yaptirdi. Programa gore burasi etut atolyesi olacak, asil buyuk
fabrika da memleketi olan Sivas Divrigi'de kurulacakti.
Bu arada Turk Hava Kurumu 10 tane egitim ucagi ve 65 tane de planor siparisi
vermisti. Nuri Demirag ve ekibi, bir yandan bu siparisleri yapmak icin
tum gayretlerini sarfederken, bir yandan da yepyeni bir model gelistirmislerdi.
Bu Nu.D.38 ismini tasiyacak olan alti kisilik, cift motorlu, govdesi aluminyum
kaplama bir yolcu ucagi idi.
Turkler'in kendi ucaklarini kendilerinin yapmasi belli basli ucak
fabrikalarini endiselendirmisti. Ama yine de Turkler'in iyi bir ucak sanayii
kurabileceklerine inanamiyorlardi.
Nuri Demirag'in Besiktas'taki fabrikada yapilan ve hic bir bozukluk gostermeden
basarili ucuslarina devam eden ucaklari, Turkiye'de oldugu kadar yurtdisinda
da buyuk yankilar uyandirmisti.
Hele cift motorlu, barista yolcu ucagi, savasta istenildigi zaman eksiksiz
bir bombardiman ucagi gorevini gorecek sekilde yapilan ve saatte 270 kilometre
hiza ulasan, 5 bin 500 metre yuksege cikabilen 'Nu.D.38'in yapilmasi, dunya
ucak sanayicilerinin dikkatini birden Turkiye'ye ve Nuri Demirag'in ucak
fabrikasinin uzerine cekmisti.
Turkler'in kendi ucaklarini kendilerinin yapmasi belli basli ucak
fabrikalarini endiselendiriyordu. Ozellikle Ingiliz ve Almanlar'dan baska
Amerika'nin endiseleri daha buyuktu. Gerci Turkler'in bu isin altindan
kalkabileceklerine inanmiyorlardi; fakat bu is gerceklesirse, ileride bir
pazar kaybetmenin endisesi icerisindeydiler. Bu dusuncedeki Amerikan Ucak
Imalatcilari Birligi, Turkiye'ye tetkiklerde bulunmak uzere birligin baskani
Bay Todd'u gondermisti.
PILOT YETISTIRILECEK 'GOK OKULU' YAPILIYOR
Artik is buyuyor; faaliyetinin sinirlari genisliyordu. Atolyede yapilan
ucaklarin testleri icin bir piste ihtiyac vardi. Bu yuzden Yesilkoy'de,
su anda Ataturk Hava Limani olarak kullanilan, Elmas Pasa Ciftligi'ni satin
alarak, orada 1559 donumluk genis arazi uzerinde, 1000x1300 metre olculerinde
bir ucus sahasi yaptirdi. Bu sahanin uzerine bir de, Nuri Demirag Gok Okulu,
ucak tamir atolyesi ve hangarlar yapildi.
Bu tesisleri yaptiran Nuri Demirag, "Turk'un yaptigi ucaklari elbette Turkiye'de
yetisen pilotlar ucuracaktir" dusuncesiyle hareket ediyordu. Bu yuzden
havacilik uzerine egitim verecek 150 yatakli bir yurdu da bulunan 'Gok
Okulu'na, universitede okuyan veya mezun olmus ogrenciler aliniyor ve ucus
egitiminin yanisira ucagin teknik yapisiyla ilgili egitimler de verilerek
pilot yetistiriliyordu.
Yesilkoy'deki okuldan once, dogdugu yer olan Divrigi'nde de bir Gok Ortaokulu
acan Nuri Demirag, Turk genclerine havaciligin zevkini asiliyordu. Ogrencilerin
yemek, icmek, yatmak, ogrenim gibi butun masraflarini karsiliyordu. Basarili
olan ogrencileri yaz tatillerinde Istanbul'a getiriyor ve ucmaya ozensinler
diye onlara ucus dersleri verdiriyordu. Bu yuzden iclerinden bir cogu pilot
olmustu. Hepsi ile ayri ayri ilgileniyor, her birine ayrica ayda 150 lira
aylik veriyordu. Gok Okulu ogretmenlerinin ayligi ise 350 liraydi. Nuri
Bey'in Gok Ortaokulu'nda okuttugu ogrencilerinden Dr. Rahmi Karahasan o
gunleri soyle anlatiyor:
"Nuri Demirag Divrigi'ne okul yaptirdigi zaman Sivas'in hicbir ilcesinde
ortaokul yoktu. Bize ortaokulu sagladigi zaman diger ilcelerden de Divrigi'ne
ortaokul tahsili yapmaya gelen bir cok arkadasimiz olmustur. Her kaydolan
ogrenciye birer takim elbise, ayakkabi ve kasket verilirdi. Ortaokul tahsilini
yaptiktan sonra da, lise ve yuksek okul tahsili yaptirmak icin Istanbul'a
goturur; bizlere kalacak yer, okuyacak okul ayarlardi. Biz onun sayesinde
okuduk ve meslek sahibi olduk. Nuri Demirag bizim velinimetimizdi."
Hepsini birer cocugu gibi sevdigi Gok Okulu ogrencilerine, 6 seyden sakinmalarini
nasihat ediyordu: Isretten, kumardan, iffetsizlikten, egrilikten, tembellikten,
zulmetmekten.
O zamanin cumhurbaskani Ismet Inonu'nun ogullari Omer Inonu ve Erdal Inonu
de Nuri Demirag'in Yesilkoy'deki Gok Okulu'na kaydolmus ama bir hafta kadar
ogrenim gordukten sonra okulu birakmislardi. Gok Okulu, kuruldugundan kisa
bir sure sonra her biri birer degerli pilot olan 9 kisiyi mezun etmisti;
Galip Demirag, Mehmet Kum, Osman Dogan, Ibrahim Uras, Mustafa Turman, Sabri
Magara, Ihsan Anil, Mustafa Engul, Huseyin Danaci. Bu pilotlari ise daha
sonra yuzlerce genc pilot izlemis ve Nuri Demirag Gok Okulu, tam anlamiyla
bir pilot okulu niteligini kazanmisti.
Zaman zaman yapilan gosterilerde bu okulda yetisen ogrenciler, Turk ucaklariyla
havada cesitli akrobasi hareketleri yapiyorlar, daha onceden belirtilen
yerlere parasutle erzak cuvallari atiyorlardi. Bu gosterileri binlerce
Istanbullu izliyor ve 19-20 yaslarindaki genclerin basarisini cilginca
alkisliyorlardi.
DEMIRAG'IN ISLERI TERS GITMEYE BASLIYOR
Turkiye'nin ilk ucak muhendislerinden Selahattin Alan, Nuri Demirag'in
en degerli is arkadaslarindan biriydi. Fransa'da ucak muhendisligi egitimi
yapan Selehattin Alan, Nuri Demirag ile calismaya baslamadan once, Turk
Hava Kuvvetleri'nin Eskisehir'deki ucak bakim ve tamir atolyelerinde gorevliydi.
Fransizca, Ingilizce ve Almanca'yi cok iyi bilen bu genc muhendis, ilk
"Turk tipi" ucaklarin planini cizmis ve yapimini saglamisti.
Nuri Demirag, Selahattin Alan ile birlikte calismasini donemin meshur gazetecilerinden
Ziyad Ebuziya'ya soyle anlatmisti: "Turk zeka ve kabiliyeti isletilecek,
yaban ellere muhtac olmaksizin hava kuvvetlerimizin gerektirdigi butun
isleri kendimiz yapacagiz. Ben, ucak muhendisi cok degerli arkadasim Selahattin
Alan ile birlikte bir sirket kurdum. Hemen butun servetimi ortaya koyarak,
onun da bilgisinden faydalanarak Besiktas'taki teyyare fabrikasini tesis
ettim."
Nuri Demirag ve Selahattin Alan birlikte kollari siviyarak modern
bir ucak fabrikasi meydana getirmislerdi. Bu ucak ve planorlerin planini
cizen Selahattin Alan; ilk ucak yapildiginda yerinde duramamis, hemen deneme
ucusuna cikmisti. Deneme ucusu Selahattin Alan tarafindan basari ile tamamlanmisti.
Ancak Turk Hava Kurumu ilgilileri, alinacak ucaklarin 'Tecrube ucuslarinin'
Eskisehir'de yapilmasini istemisti. Iste bu sirada, insa teknigi kuvvetinin
ve bilgisinin ustunlugune ragmen ucus ve alan tecrubesi zayif olan Bas
Muhendis Selahattin Alan, Eskisehir'deki Inonu Kampi'nin acilisina ucagi
ile bizzat kendisi katilmak istemisti. O zamanlar, cevredeki hayvanlar
hava alanina girmesin diye alanin cevresine hendek kazarlardi. Bu durumu
bilmeyen Bas Muhendis, hendekten daha once inis yapar ve hendege duserek
vefat eder. Bu olay Nuri Demirag icin bir donum noktasi oldu. Zira Turk
Hava Kurumu, 'Sartlara uygun degil' gerekcesiyle siparislerini iptal etti.
Her ne kadar Nuri Bey 'Gelin beraber deneme ucusu yapalim' dese de, kurum
kararindan donmez. Bunun uzerine Nuri Demirag da kurumu mahkemeye verir.
Ancak yillar suren mahkemeler Turk Hava Kurumu lehine sonuclaninca, fabrikayi
kapatmak zorunda kalir. Turk Hava Kurumu ile olan davasini kaybeden Nuri
Demirag, basta o devrin cumhurbaskani olmak uzere butun hukumet uyelerine
sayisiz mektuplar yazarak, bu yanlisligin duzeltilmesini ister. Ama kapilar
bir kez daha yuzune kapanir, ne kadar zorlasa da fabrika acilmaz.
MEHMET KUM ANLATIYOR
Gok Okulu'nun ilk mezunlarindan birisi ve ayni zamanda Nuri Bey'in damadi
olan Mehmet Kum anlatiyor: "Fabrikanin kapatilmasindaki gorunur sebep,
ucaklari kifayetsiz gormeleriydi. Ben ucak muhendisiyim. Bu isin okulunu,
kitabini okudum. Benim gibi bir cok arkadasim vardi. Ve biz bu ucaklarla
binlerce saat ucus yaptik. Sadece benim 600 saat ucusum var. Ve hic birimizin
burnu dahi kanamadi. Biz bu tecrubelerle, uretilen ucaklarin kifayetsiz
olmadigini biliyoruz. Ben bir ucak muhendisi olarak, bu ucaklarin o zamanin
en iyi ucaklarindan oldugunu meslek hayatimi ortaya koyarak soyleyebilirim.
O zamanki dunya standartlarina uygun ucaklardi."
Mehmet Kum'un da soyledigi gibi ucaklari kifayetsiz gordukleri icin siparisi
iptal etmeleri gorunurdeki sebepti. Ancak durumun bir de gorunmeyen kismi
vardi. O donemin devlet adamlari ve bunlara karsi iyi gorunmeye calisan
birtakim cevreler, Nuri Demirag'a en buyuk darbeleri vuranlardi. Zaten
Nuri Bey'in tum atilimlari karsisinda bu cevreler her zaman engel olmaya
calismislardi. Bu engellemelere; ucak fabrikasinin kapatilmasi, Nuri Demirag'in
Bogaz icin Ahirkapi - Salacak arasinda kurulmasini planladigi asma kopruye,
Bogaz'in goruntusunu bozar mazeretiyle karsi cikilmasi, koy imar planlarinin
isleme konulmamasi, Istanbul'da yaptirmayi planladigi buyuk bir hastanenin
engellenmesi ve daha bir cok durum ornek gosterilebilir. Ucaklarin siparisini
iptal eden Turk Hava Kurumu, bunlarin yerine Fransiz Henrio ucaklarini
alir. Ancak bu ucaklar satin alindigi zaman serisinden kalkmis, hurdaya
ayrilmislardi. Zaten Turk Hava Kurumu da ucaklari kisa bir sure kullandiktan
sonra, kullanilmayacak halde bir kenara birakmisti.
Fabrika kapatildiktan sonra, Nuri Demirag kendisine yapilan bu haksizliktan
dolayi, hakli davasini savunabilmek icin, bu ortamin degismesi lazim diyerek
politikaya atilmaya karar verir. Mucadelesine politikaci olarak devam edecektir.
Bu sebeple 1945 yilinin temmuz ayinda Turkiye'nin ilk muhalefet partisi
olan Milli Kalkinma Partisi'ni kurar. Verdigi davetlerde kuzu cevirip ikram
ettigi icin, politik cevreler ve basin tarafindan alaya aliniyor, kurdugu
partiye kuzu partisi deniyordu. Demirag, Milli Kalkinma Partisi'yle secimlerde
yeteri kadar basari gosteremez ve Demokrat Parti'den adayligini koyarak
Sivas bagimsiz milletvekilligine secilir.
Ancak Nuri Demirag acik sozlu ve dogru bildigini soylemekten cekinmeyen
bir kisi oldugu icin, esasen politikayi pek yapamamaktadir. Bir donem milletvekilligi
yapan Nuri Bey, 1957 yilinda seker hastaligi sebebiyle vefat eder.
Nuri Demirag'in buyuk kizi Mefkure Azak:
Babam hep engellendi
Nuri Demirag'in en buyuk kizi Mefkure Azak, babasinin yaptigi tum atilimlarda
onune gecilmek istendigini ifade ediyor. Mefkure Hanim'la o yillari sizin
icin konustuk.
- Efendim, babanizin islerindeki basarisi bir donemden sonra dususe
geciyor. Bunun sebebi nedir?
En buyuk engel Ismet Inonu ve cevresiydi. Nuri Demirag parlar da benim
yerime gecer diye endiselenirlerdi. Bu yuzden tum islerine engel olmaya
calistilar. Ucak fabrikasinin en iyi calistigi zamanlarda Iran'dan, Irak'tan
ucak siparisi geliyordu; ancak yakariz yine de kesinlikle sattirmayiz diyorlardi.
Bir de kopru olayi vardir. Koprunun yapimina Ali Cetinkaya karsi cikiyordu.
Kesinlikle yaptirmam diyordu. Babam da kopruyu yapacagim, girisine de Ali
Cetinkaya gecemez yazacagim diye espri yapardi. Annemiz 17 kere dogum yapti.
Bu yuzden kaybettik zaten. Biz 8 kisi hayattayiz. Babam, Mesude Demirag
dogum hastanesi yaptiracagim diyordu. Hatta projelerini de yaptirmisti.
Onu belediyeye tatbik ettiremedi. O zamanki belediye sehrin icerisinde
bu kadar buyuk hastane olmaz diye imar vermedi. Tabii bunun arkasinda buyuk
ihtimal baska sebepler vardir.
O kadar cok baltalandi ki, parti zamaninda herkes oyunu ona veriyordu.
Hep sandiklari caldilar, yaktilar yiktilar cok sey yaptilar. Nice sandiklar
calindi. Cok seyler yapti bu memlekete, ancak hep baltalandi. Babam olumune
yakin bana soyle demisti. "30 sene erken gelmisim kizim, 30 sene sonra
gelseydim butun projelerimi yerine getirebilirdim. Onun icin her istedigime
muvaffak olamadim" derdi. Benim bildigim babam; tanidigim, hatirladigim
gunden beri memlekete ne yapabilirim, neyi ilerletebilirim diye dusunurdu.
Neler yapti?
-
1922'de ilk Turk sigara kagidini uretti.
-
Ankara'nin dogusuna ilk demiryolunu yapti.
-
1936'da ilk Turk ucagini yapti.
-
Ilk yerli parasutu yapti.
-
1942'de Keban'a baraj yapilmali dedi.
-
Istanbul Bogaz'ina ozel kopru yaptirmayi projelendirdi.
-
Bursa'da Sumerbank'in merinos farikasini kurdu.
-
Karabuk'te demir ve celik fabrikasini kurdu.
-
Izmit'te seluloz fabrikasini kurdu.
-
Sivas'ta cimento fabrikalarini kurdu.
-
Istanbul'daki buyuk hal binasini yapti.
-
Eceabad - Havza sosesini yapti.
-
Ilk sehir ve koy planlarini hazirladi.
-
Ilk muhalefet partisini kurdu.
Ýlgili resim
arþivi için burayý týklayýnýz.
Havacýlýk ile ilgili eski fotoðraflar mevcut.