GAVURKALE ARKEOLOJİK GEZİSİ
KATILAN KİŞİLER
Orhan Altıntuğlu Aycan Altıntuğlu Nihal Demirtaş Hakan Erdemir Rüştü Utkan Yavuz İşçen
GİDİLEN YER
Dereköy / Haymana / Ankara
GİDİŞ TARİHİ
31 Mart 1991 ( Günübirlik gezi )
GİDİLEN ARAÇ
Land Rover jeep ( Orhan )
GAVURKALE
Gavurkale, Haymana'ya bağlı Dereköy yakınında bulunmaktadır. Ankara'ya olan uzaklığı yaklaşık 40 km kadardır. Ankara - Haymana karayolu yakın zamana kadar Dereköy'ün içinden geçmekteydi. Bugün yeni açılan ve asfaltlama çalışmaları devam eden yol, Dereköy'ün dışından geçmektedir. Gavurkale'ye gidebilmek için, önce Dereköy'e gitmek gerekmektedir. Dereköy'ün içinden sağa ayrılan toprak zeminli yol, 1 km sonra tek kemerli taş bir köprünün üzerinden geçer. Bu köprünün üzerinden sağa bakıldığında 600 m kadar ilerde Gavurkale tepesi görülmektedir.
Gavurkale kalıntıları ilk kez 1861 yılında Ankara ve civarında araştırmalar yapan Georges Perrot tarafından görülmüş ve tanıtımı yapılmıştır. 1930 yılında Gavurkale kalıntıları Atatürk'ün de ilgisini çekmiş ve burada kazı ve araştırma yapılmasını istemiştir. Bunun üzerine Von Der Osten başkanlığında bir ekip kazı çalışmalarına başlamıştır. Doğal bir tepe üzerindeki kayalığın bir yüzü düzeltilerek yapılmış kaya kabartması, bindirme tekniği ile taşlar üst üste dizilerek oluşturulmuş bir yer altı mezar odası ve kiklop tarzı örülmüş düzgün sur kalıntıları Gavurkale'de bugün görülebilen başlıca kalıntılardır. Kaya kabartması ve mezar odası Hitit döneminden kalmadır. Sur kalıntıları ise daha sonra aynı yere yerleşen Friglerin dönemini yansıtmaktadır.
GAVURKALE PALEOLİTİK KALINTILARI
Gavurkale kalıntılarını anlatmadan önce 1936 - 1937 yılları arasında Gavurkale çevresinde araştırmalar yapan Prof. Dr. Şevket Aziz Kansu'nun çalışmaları hakkında kısaca bilgi vermekte yarar var. Kansu, Babayakup deresi vadisinde ve bu vadinin üzerindeki kayalıklarda yaptığı yüzey araştırmalarında Çakmaktaşından yapılma paleolitik devre ait aletler bulmuştur. Bu aletlerin Gavurkale vadisinin taraça şeklini gösteren kısmında, kaya sığınaklarına kadar olan bölümde bulunmuş olması, Kansu'ya bu kayaların eteklerinde prehistorik bir atölyenin varolabileceği fikrini vermiştir. Gavurkale paleolitik kalıntıları, Ankara ve çevresinin yerleşim tarihinin çok eskilere kadar gittiğini bize göstermesi açısından anlamlıdır.
GAVURKALE KAYA KABARTMASI
Gavurkale kaya kabartmasında oturan bir tanrıçaya karşı, arka arkaya yürüyen iki şahıs tasvir edilmektedir. Bunlardan önde yürüyen sakalsızdır ve başında bir miğfer vardır. Arkadaki figür ise sakallı olup, başında sivri uçlu ve boynuzlu bir tanrı tacı vardır. Her iki şahıs da kısa eteklidir ve uçları kıvrık ayakkabılar giymektedirler. Bellerinde uzun kılıçlar taşımaktadırlar. Oturan tanrıça figürü bugün doğal nedenlerle çok bozulmuş durumdadır. Burada, kral ve oğlunun tanrıçaya ibadet sahnesi resmedilmiştir.
H.Bossert'e göre oturan tanrıça Arina şehrinin güneş ilahesi, ibadet edenler ise, Suppiluliuma ve oğlu II. Mursilis'tir. Kaya abidesi üzerinde yazı olmadığından tarihleme tam olarak yapılamamaktadır. Değişik kaya abideleri üzerinde kullanılan konu ve figürler karşılaştırılarak aynı ekolü paylaşan diğer kaya abideleri dikkate alınıp Gavurkale'nin M.Ö. 1400 - 1300 yılları arasında yapılmış olduğu öne sürülmektedir.
Gavurkale kaya kabartması ( reliefi ) bize Hitit sanatı hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. Hitit relieflerinde sanatçı daha çok sabit zeminler üzerinde çalışmıştır. Bu da Hititlerin özellikle yol güzergahları üzerindeki pınarbaşlarını, dağ ve kayalıkları kutsal birer yer olarak kabul etmelerinden kaynaklanmaktadır.
Hititli sanatçı daha çok gördüklerini aksettirmeye yönelmiş, model üzerinde çalışma henüz gelişmemiştir. Bu yüzden Hitit sanatı natüralist olarak nitelenebilir. Gavurkale relieflerinde baş ve ayaklar profilden, beden kısmı ise cepheden resmedilmiştir. Bu Mısır ve Mezopotamya sanatında gördüğümüz frontal biçimdir. Bu özellik Hitit kültürünün Mısır ve Mezopotamya etkileri altında geliştiğinin bir göstergesidir.
Gavurkale relieflerinde dikkati çeken bir diğer nokta da Hitit tanrısının insansı şekilde tasvir edilmiş olmasıdır. Bu durum Hitit dininin antropomorfist karakter taşıdığını göstermektedir. Bu özellik daha sonraki dönemlerde klasik Yunan'da karşımıza çıkacaktır.
Hitit reliefleri, yol kenarlarında kutsal kabul edilen mekanlara yapıldığından, bu kaya abidelerini takip ederek Hitit yol güzergahı hakkında önemli bilgiler elde edilebilir. Gavurkale anıtı, Hitit idare merkezini Sivrihisar üzerinden batıya bağlayan yol üzerindedir. Hititler için asıl önemli olan ticaret yolu, Hitit idare merkezini Mezopotamya'ya bağlayan yoldur. Hitit kaya abidelerinin hemen hemen hepsinin bu yol üzerine dizilmiş olması bu önemi gösterir niteliktedir. Gavurkale anıtı, bize Hititlerin batıya da önem vermeye başladıklarını göstermesi açısından anlamlıdır.
SUR DUVARLARI
Gavurkale tepesi etrafında gerek Hitit, gerekse Frig dönemine ait çeşitli sur ve duvar kalıntıları vardır. Bunlardan Hititlere ait olanların çoğu tahrip olmuş durumdadır. Görülebilen sur kalıntıları Frig döneminden kalmadır. Kiklop tarzında inşa edilen bu surlarda, taşların girintili ve çıkıntılı kısımları birbirine denk getirilerek sağlam ve düz bir duvar örülmektedir.
MEZAR ODASI
Odanın şekli ve mimarisine dayanarak Von Der Osten buranın bir kült yeri olduğunu öne sürmüştür. Hitit ölü gömme metinlerinde de buranın bir kült yeri ve mezar odası olduğunu destekleyen bilgiler bulunmaktadır. Duvarların kısa tarafı dikine örülmüş, diğer taraflarda ise taş dizileri yukarı doğru sivri bir kemer oluşturacak şekilde dizilmiştir. Taş blokları fazla işlenmemiş dörtgen şeklindedir. Yer altı odasının boyutları 3 x 4 m.'dir. Bu oda, Tantalos mezarını ve Ras Sıhamra'daki Isopata tipi yer altı mezarlarını anımsatmaktadır. Bu tür mezar mimarisi M.Ö. 2000'lerde Grit - Miken dünyasında çok kullanılmıştır.
|